Oksidatif Stres ve Yaşlanma

16-12-2022 10:01
Oksidatif Stres ve Yaşlanma

Yaşayan her canlı, hayvan ya da bitki yaşlanır. Her ne kadar yaşlanma fikri can sıkıcı olsa da hayatın değişmez bir gerçeğidir. Bazı kişilerin şanslı olduğunu ve yaşıtlarından daha genç göründüğünü fark ediyoruz. Bu, yaşlanma sürecinin her kişide farklı hızda olduğunu göstermektedir. Antioksidanlarla ilgili yapılan bazı çalışmalar, yaşlanma sürecini etkileyen fizyolojik mekanizmalar üzerinde rol oynayabileceğini öne sürmektedir.

1954 yılında, Prof. Denham Harman, yaşlanmanın en önemli sebebinin çevresel nedenler, hastalıklar ve vücudun olağan yaşlanma süreçleri sonucunda ortaya çıkan serbest radikaller ve artmış oksidatif stres olduğunu öne sürmüştür. O zamandan beri yapılan birçok araştırma, Harman’ın teorisini desteklemiştir. Alzheimer gibi yaşa bağlı bazı nörodejeneratif hastalıkların oksidatif stresle ilişkili olabileceğine dair veriler mevcuttur.

Nüfusun yaşlanmasıyla, yaşlanmayla ilişkili oksidatif stres vakalarının arttığı ve bu süreçlerin yönetimi için çözümlere ihtiyaç duyulduğu bildirilmiştir.

Yaşlanırken bize neler oluyor?

Yaşlılık, vücuttaki sağlıklı hücre sayısının azalması durumudur. Sağlıklı hücrelerin sayısı azalırken, yaşlanmış hücrelerin oranı artar. Her insanda her organın yaşlanma hızı farklıdır. Sağlıksız hücre sayısı belli bir eşiği geçince organ fonksiyonları sekteye uğrar.

Gençlik rezervi dediğimiz sağlıklı hücreler azaldıkça vücut daha kırılgan hale gelir. Örneğin, gençken sabit tutulan kan şekeri, yaşlanmayla birlikte bozulur, insülin yanıtı azalır, diyabet gelişebilir.

Hücre rezervimizi nasıl kaybediyoruz?

Cevap net: Serbest radikaller ve onların neden olduğu oksidatif stres.

Trilyonlarca hücrenin hasar görmesinde en büyük etken oksidatif strestir. Serbest radikaller hücre zarını tahrip eder, besin alımını ve atık atımını bozar, hücre ölümü meydana gelir.

Oksidatif stres ayrıca DNA’ya zarar verir. Bu, işlevi bozulmuş ya da mutasyon geçirmiş hücrelerin oluşmasına neden olur. Sonuç: organ fonksiyonlarında bozulma ve yaşlanma belirtileri.

Buna ek olarak birçok biyokimyasal mekanizma da oksidatif stresin yaşlanmaya etkisini pekiştirir.

Antioksidanlar daha uzun yaşamamı sağlar mı?

Bazı çalışmalar evet diyor; ama konu sadece uzun yaşamak değil, işlevsel yaş almak.

Antioksidan yönünden zengin beslenme ve uygun doz takviyeler sağlıklı yaşlanmayı destekleyebilir. Antioksidan kullanımı yaygın toplumlarda daha düşük kronik hastalık oranı ve daha uzun yaşam süresi gözlemlenmiştir.

Amerikan Geriatri Topluluğu çalışmasında, 100 yaşını geçen bireylerin antioksidan düzeylerinin 70–99 yaş aralığındakilere göre daha yüksek olduğu bildirilmiştir.

Antioksidanlar katarakt riskini azaltır mı?

Bazı araştırmalar, göz merceği şeffaflığını korumada antioksidanların rol oynayabileceğini öne sürmektedir.

Katarakt, yaşla birlikte lensin saydamlığını yitirmesiyle oluşur. Bu süreçte oksidatif stresin etkisi büyüktür. Vitamin C, Vitamin E, alfa-lipoik asit ve N-asetil-sistein gibi antioksidanların destekleyici etkisi olabilir.

Antioksidanlar daha genç görünen bir cilt sağlar mı?

Antioksidanlar, cilt hücrelerini oksidatif hasardan koruyarak kırışıklık ve matlık gibi yaşlanma belirtilerinin önüne geçebilir.

Sigara ve aşırı güneş maruziyeti, serbest radikal üretimini artırarak kolajen ve elastin yapısını bozar. UV ışınları da oksidatif stres tetikleyicisidir.

Cilt sağlığı için: güneşten korun, sigaradan uzak dur, gerekirse antioksidan içerikli topikal ürünler veya takviyeler kullan. Ancak bunları mutlaka bir sağlık profesyonelinin önerisiyle yap.

Not:

Bu metin yalnızca bilgilendirme amaçlıdır ve tıbbi tavsiye niteliği taşımaz. Herhangi bir takviye ya da tedaviye başlamadan önce sağlık profesyoneline danışılması önerilir.

Takviye edici gıdalar ilaç değildir; hastalıkların tedavisinde kullanılamaz. Dengeli ve çeşitli beslenmenin yerini tutmaz.

IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.